Son günlerde yayınlanan raporlar, bunlar hakkında yapılan haberler, yapılan yorumlar almış başını gidiyor.

Nedir bu kadar önemli ve olay yaratan yeni gelişme?
Mikroplar (yani bakteriler ve virüsler), artık ilaçlara karşı dirençlenmeye başlamışlar. Bakteriler artık antibiyotiklere karşı çok daha dirençli, virüsler de antiviral ilaçlara karşı çok daha dirençli olmuşlar. Öyle ki, artık yepyeni,  neredeyse mucizevi ilaçlara ihtiyaç varmış.

Bunları hep “mış” diye anlattım. İnanmadığımdan değil elbet. Böyle ciddi bir sorunla karşı karşıyayken bile yine de başımızı devekuşu misali kuma gömmeye çalışmamıza içerliyorum. Yani sadece bilim adamları değil, hepimiz.  Artık uyanma zamanı gelmedi mi? Bütün bunların nedeni yine kendimiz değil miyiz? En ufak hastalıkta daha nedeni bile belli olmadan antibiyotik alıp mikropları sebepsiz yere güçlendiren biz değil miyiz? Hatta daha hasta bile olmadan, tedbir olarak antibiyotik alan yine biz değil miyiz? Daha da beteri, üretildikleri kötü koşullarda hastalanıp ölmesinler diye rutin olarak antibiyotikle beslenen hayvanları da yine biz yemiyor muyuz? İstatistiklere göre, hayvanlara yedirilen antibiyotik miktarı, insanlara satılanın kat kat üzerinde. Bütün bunlar da bize çok daha güçlenmiş mikroplar olarak geri dönüyor.

Peki ne yapmalı?
Cevabı net değil, ama bu şekilde ilerlersek kısır döngüden çıkamayacağımız kesin. Radikal değişiklikler yapmalıyız. Hepimiz. Ve bir bireyden diğerine, değişikliklerin dalga dalga yayılacağını bilerek, değişikliğe kendimizden başlamalıyız.

Geçtiğimiz kış çok ağır bir sinüzit geçirdim. Sıcak çaylar, gargaralar, türlü çeşitli yoga teknikleri, vs. işe yaramayınca doktora gittim. Antibiyotiksiz geçmezmiş. Güçlü bir antibiyotiğin çok yüksek bir dozunu verdi. “Ben hiç antibiyotik kullanmam, hiç direncim yoktur antibiyotiğe, bu kadarına gerek yok” dediysem de dinletemedim. Eve geldiğimde kendi vücuduma biraz daha süre vermeye karar verdim. Ve kendimi bir diyete soktum. Benim çocuklarım hasta olduklarında daha az hareket ediyorlar, neredeyse yemek yemeyip sadece sıvı şeyler içiyorlar. Ben niye farklı olayım? Hasta hasta niye işe koşturayım? Üstelik de işimin en yoğun olduğu bir dönemde nereden çıktı bu hastalık? Aslında bedenimizin bilgeliğine güvensek, sinyali hemen alırız. “Yeliz’ciğim, yavaşla, beni fazla yoruyorsun, ben havlu atıyorum” diyor aslında beden.

Ben de bedenimi daha fazla yorup bir de üstüne antibiyotikle zehirlemek yerine daha besleyici bir şey yapmaya karar verdim. (Yanlış anlaşılmasın, antibiyotik her koşulda kaçınılması gereken bir zehirdir demiyorum. Zehir midir? Elbette, bakteri öldürür. Vücudumuz için de çok hayırlı değildir. Siz antibiyotik alıp da kendinizi süper hissettiniz mi hiç? Ancak kullanmadan önce tüm diğer yolları denemek gerektiğine inanıyorum. Ayrıca antibiyotikler vegan da değil, çünkü geliştirilme süreçlerinde hayvanlar üzerinde denenmek zorundalar yasa gereği.) Nerede kalmıştık? Evet, bedenime iyi bakıp, onu beslemeye ve kendini iyileştirmesinde yardım etmeye karar verdim.

Neler yaptım?

 

  1. Hayatımı yavaşlattım. Projelerin mümkün olduğu kadarını askıya aldım. Daha fazla dinlendim. İşe gitmem gerektiğinde bile mümkün olan her fırsatta bacaklarımı uzatarak çalıştım.
  2. Bol bol sıvı almaya dikkat ettim.
  3. Buna ek olarak bir de sabah ve akşam burundan tuzlu su aldım (“sinus rinse” de olabilir, ben neti yaptım, resmi aşağıda. Neti ibriğini ılık suyla doldurun, içine yarım kaşık iyotsuz tuz atıp karıştırın. Suyu bir burun deliğinizden alıp diğerinden çıkmasını sağlayın).

neti-pot-resmi

  1. Ağrıyan sinüslerin üzerine okaliptüs yağı ile masaj yaptım (Resimde kullandığım okaliptüs yağı var).
  2. Gece yatmadan önce zencefil macunu sürdüm.
  3. Sinüzit nedeniyle ağrıyan diş etlerime karanfil yağı sürdüm.
  4. Hayvansal ürünleri zaten tüketmiyordum.
  5. Tüm tahılları kestim. Önce işlenmiş buğday ürünlerini kestim (makarna, ekmek, unla yapılan her şey), ertesi gün de buğdayı tamamen kestim (bulgur, vs). Bir sonraki gün de tüm tahılları kesip sadece sebze yemekleri yedim.
  6. En sonunda pişmiş sebzeleri de tamamen kestim ve sadece sebze ve meyve suları sıkıp içmeye başladım. İlk günün sonunda ciddi bir iyileşme farkettim. İkinci günün sonunda daha da iyileştim.

 

Üçüncü ve dördüncü gün çok bir değişiklik olmadı, çok az bir ağrım kalmıştı ama tamamen geçmemişti. Artık yavaşatan enerjim tükenmeye başladığı için (işe gitmeye devam ediyordum, bebek emziriyordum), yavaş yavaş tekrar sebze yemekleri yemeye başaldım. Sebze-meyve suyu içmeye ve işlenmiş tahıllardan uzak durmaya devam ettim ve bir hafta içinde tamamen iyileştim. Ve kendimi çok sağlıklı, zinde yeniden şarj olmuş gibi hissettim. Bu macera da ilaçsız bitmiş oldu.

Herkese tavsiye ederim.

Sinüziti ilaçsız iyileştirin

Comments

comments